HACI MURAT
Özgün Adı: Хаджи-Мурат
Yazarı
: Lev Nikoloviç TOLSTOY
Yayınevi
: Antik Dünya Klasikleri
Basım
: 2005 / 158 Sayfa
Türü
: Roman (Klasik)
Kategori
: Ortaöğretim / Yetişkin
Kitabın Yorumu
Dünyanın
en çok okunan ikinci yazarı olan Lev Nikoloviç Tolstoy’un, olgunluk yıllarında (68-76
yaşları arasında) yazdığı ancak, ölümünden iki yıl sonra yayımlanan ünlü romanı,
ismini; Kafkasya’da uzun yıllar Ruslara karşı savaşmayı müteakip teslim olma
kararı alan, ünlü direnişçi “Hacı Murat”tan
almıştır.
Tolstoy, trajik sonla biten bu romanını
yazma gerekçesini, kitabın başında; “Bir kır gezintisinde gördüğü ezilmiş
haldeki bir devedikeninin topraktaki inatçı duruşunun, bu Kafkas hikâyesini
aklına getirmesi” olarak açıklamıştır. Bizim için basit gözüken bu çağrışımdan dünya
klasiği bir romanın çıkması, beklenmeyen güzel bir sonuç olsa gerek.
Hacı Murat’ın varlığı ve Ruslarla ilişkileri, tarihi
bir olgudur. Her ne kadar Tolstoy’un bu romanda; Kafkas anlatımından ziyade Rus
resmi tarih anlayışını yansıttığı söylense de, Hacı Murat’ı ve mücadelesini
(hatta Şeyh Şamil’i) dünyaya tanıtan da yine bu roman olmuştur. Yani; “Roman
Hacı Murat”ın ünü, gerçek “Hacı Murat”ı geride bırakmıştır.
Romanda; Hacı Murat’ın 1850-1952
yıllarında Ruslara teslim oluşundan, kaçarken
öldürülmesine kadar olan olaylar konu
edilir. Romanda okura; o dönemin Rus bürokrasisi, askeri teşkilatı ve yönetim
mantığı da, olaylar ve canlı tasvirler üzerinden detaylı anlatılır.
Romandan çıkartılacak ana düşünceyi; “Yaptığından emin ve vicdanen de rahat bir insanın, artık endişe etmemesi ve kararlı
olması gerektiği” şeklinde yorumladım.
Roman; olay kurgusu, samimi cümleleri ve
akıcı anlatımı ile sürükleyici bir eser. Okurken; “İşte büyük bir yazar” dedirten,
sade ama etkili bir anlatım şekli var. Yine okura, zamanını doğru
değerlendirdiği hissini de veriyor.
Sonuç olarak, “Hacı Murat”; hiç Tolstoy okumamışlar için iyi
bir fırsat, hâlâ okumamış müptelaları için bir eksiklik olabilir.
*
“1851 Kasım’ıydı. Hacı Murat, soğuk havanın hâkim olduğu bir akşamüstü, üzeri
tezek dumanıyla kaplanmış bir Kafkas köyüne yaklaşıyordu.
Müezzinin
tiz sesi henüz susmuştu. Tezek kokusu sinmiş temiz dağ havasında, birbirine
bitişik halleriyle arı peteklerine benzeyen evlerin avlularından sığır
böğürmeleri, koyun melemeleri yükseliyordu. Köyün aşağısında kalan çeşmeden
ise; kadın, erkek ve çocukların oluşturduğu kalabalığın bağrışları geliyordu.”
(Sayfa 9, Kitabın ilk paragrafları)
*
“Ormandan geçen askerler durduklarında, ağaçların üzerinden askerlerle birlikte
ilerliyor gibi görünen yıldızlar da durmuşlardı. Işıltıları çıplak ağaçların
arasından seçiliyordu.” (Sayfa 17)
*
“ – Memnun oldum, ipin iyisi uzun, sözün kısası iyi olur, dedi Hacı Murat.
- O halde bana da susmak düşer.” (Sayfa 13)
* Değerlendirmem *
*
Dış Değerlendirmeler *
- 1000
kitap’ ta değerlendirme notu; 7.8 /10 (209 okur).
- Goodread’deki
değerlendirme notu; 3.84 / 5 (6.300 okur)
İyi okumalar.
😊